‘Yorgunluk benim genel halim. Bana, “Nasılsın?” diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın “Yorgunum,” demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha bilinçli olarak “Yorgunum”. Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü? Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum! Ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.’ M. Mungan
Ey toprak! Kendini yönet toprağı canlandıran nesneyle. Mor Efrem M.S.285
Senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı
kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların
Sevgilim,
yetimim benim nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının ‘ M. Mungan
@zeye
‘Bir boşluk bile değildi bu onca boşluğun içinde yontulmamış birkaç harf taşlar kadar tarihe kefil’ M.Mungan
“Uçan kuşlar konsun senin göğüne.” M.Mungan
‘ne kadar silik, önemsiz de olsa
zamanın geçtiğini bize hatırlatan
her şey
hatıra sızısı
anlara değerini veren sonsuzluk
ve hayat kadar sıradan’ M.Mungan
‘Birer birer düşüyor geçmişimizin, yaşantımızın kaleleri. Güneş rengi evler yara alıyor. Birer birer anlamlarını, güzelliklerini, bütünlüklerini yitiriyorlar. Artık her manzarası bir çığlıktı Mardin’in.’ M.Mungan
‘vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
içimizden kimse gidemedi amerika’ya
kendi amerika’sı da olmadı hiçbirimizin
yağmur aldı rüzgar aldı zaman aldı
o vahşi siyah atları
herşey o eski rüyada kaldı
çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
peki sen anımsıyor musun?’ M. Mungan @sinanyldzz_
“Hayatın yüzüme kapattığı kapıları
kalbim şimdi anladı
kaç tuzakta konakladı bu kalp
devamsız hikayelerde yaşlandı
kaç tane aşk yaptım
yalnızca bir tekinden
zaman aldıklarını
bir daha yerine koymadı
bütün hayatım kulaklarımda
bir şarkı gibi çınladı
başkalarının söylediği” M. Mungan @sibeltorpil
‘Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır. ‘ M. Mungan
‘Yalnızca insanlar büyür
Yaralar büyümez
Yaralar çocuk kalır…’ M. Mungan
‘Ömrünce sızlayacak
kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman’ M. Mungan
‘Zamana derinliğini veren şey hüzündür.’ M. Mungan
‘Mevsimin suçu yok, yokluğun soğuk..’ M. Mungan
‘Bazı umutlar başka zamanlarındır.. ‘ M. Mungan
“Ben gelmişim şu yaşıma
O ise şiirdeki yaşından gün almamış daha
Benimki ne biçim hayat…” M. Mungan
‘Işığın gölgesini içime taşıdım. Belki sen şiirimi okurken o ışık ve gölgeyi görmezsin ama o şiiri var eden ışık ve gölge Mardin’den süzülmüştür.’ M. Mungan
‘Bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde. Bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken. Bazı sözler karanlıkta söylenir Bazı sözler hiçbir zaman… ‘ M. Mungan
“Uzakları denedim,
Uzakları ölçtüm kendimle
Dudaklarım yakamozlar gibi şaşırırdı.” M. Mungan
‘Adres yanıltmasın sizi
Kendinden bile taşınır insan
Ne sokağın kalbi, ne kalbin evi
Yalnızca şiir kendini seyrediyor şimdi’ M. Mungan
“Mardin ‘de ben taşların dilini öğrendim. Gökyüzünün yakınlığını ve uçsuzluğunu. Sapakları, açmazları , dorukları, yalnızlıkları. Uzun yaz geceleri dışarıda, avluda yan yana serilmiş yataklara yatar, yıldızları sayarak uyurduk. Bizler serin fısıltılarla uykuya dalarken, parmaklarımız yıldızlarda kalırdı. Yıldızlar bir daha hiç o kadar parlak olmadılar.” M. Mungan
“Az olun, fakat hakiki olun.
Bir gün kendi kapınızı çalacak yüzünüz olsun. ” M. Mungan
“Sevgilinizin çocukluğunu kıskandığınız, o zamanlar niye ben onun yanında değildim dediğiniz, zamanları vardır aşkın.
Aşk birlikte yaşanmamış zamanları da ele geçirmek ister. . .” M. Mungan